10 Şubat 2015 Salı

Marslı

Bu ara İthaki'den ilerliyorum. Uzunca yollar kat ediyorum İstanbul'un bitmeyen trafiğinde, bana önüne durulamaz kitaplar gerekiyor; İthaki de sahip olduğu torkla bana bu enerjiyi bahşediyor sağ olsun. Artık herkesin bildiği o "2014'ün Goodreads şeysi" salatasını yapmayacağım, bizzat kendi yorumumu damıtmaya ant içiyorum şu dakika!


Özgün Adı: The Martian
Yazar Adı: Andy Weir
Yayınevi: İthaki Yayınları
Vikitap Puanım: 8

Ben bu kitaba dair çok yorum okudum. Demişler ki: çok teknik dili varmışmış. Hayır efendim, bir Fizik Öğretmeni ve Galileo Elçisi olarak söylüyorum ki dili Physics 101 ayarında. Kusura bakmayın da şuncacık Fizik için bu kadar gürültü çıkaracaksanız lise diplomasını hak etmiyorsunuz demektir. ( Emin olun Watney de aynen böyle söylerdi, açık sözlü karakter vesselam)
Şimdi fotoğrafımdaki Klasik Mekanik kitabından yürüyenler olacaktır, o kitap için değil bir öğrencim içindi. (*swh)

Watney'i kendime çok yakın buldum. Fizikle çok iç içe olan insanların belli başlı özellikleri vardır. Mesela; sonuç odaklı çalışıp duygusal davranmazlar. Buradaki kastım gerçekten aşırı realizm. Örneğin gerçek bir fizikçinin şiir yazdığına şahit olamazsınız. Bilindik şairler Çoban Yıldızı ile çatır çatır şiir yazarken bizimkilerin kafası: "Bu Güneş sisteminin 2. gezegeni olmakla birlikte sistemin terse dönen tek gezegenidir, bu sebepten gözlemi bağıl hızlardan ötürü zor olacaktır." diye düşünmekten şiire konsantre olamaz. Watney işte tam da böyle bir adam. "Tanrım, lisanstan arkadaşımın Mars Günlüğünü okudum." diyebilirim. 

Ama Watney aynı zamanda biyologtu. Adam Mars'ta patates tarlası kurdu ve mahsul aldı. Bu adam "Mars'ı kolonileştirdi." 

Kitabın gerçeğe çok yakın tutulmuş olması çok tatlı. Andy Weir de bu konuda birçok araştırma yapmış olduğunu itiraf ediyor zaten. Benim en sevdiğim derslerdendi Astronomi, o yüzden Galileo Elçisi olmaya karar vermiştim. Kitabı okurken hiç sıkılmadım desem yalan söylemiş olurum, sonuçta koca gezegende yalnız kalmış bir adamın Fizik bildiği için tersliklerden nasıl yırttığını falan anlatıyor, zaten bildiğiniz ve tahmin ettiğim şeyleri yapması "hadi artık yerdekiler ne yapıyor??!" diye aklımdan geçirtti, evet. Ama bu benim için böyle, bu konuya ekstra eğildiğim için böyle. Buna rağmen belli başlı cümleler vardı ki "evet okunmalı" dedirtti bana kitap hakkında ve oturup bunu yazmaya karar verdim:

Elektronik teçhizatımla bataryayı kontrol ettim ve tahmin ettiğim gibi ölmüş, bitmiş, yalan olmuş. Halı üzerinde yuvarlansam, ben daha çok elektrik tutarım.
Laptop anında öldü. Ben daha hava kilidinden adımımı atmadan ekranı karardı. Görünüşe göre LCD'deki "L" "Liquid'in" (Sıvı) kısaltmasıymış. Sanırım ya dondu ya da buharlaştı. Belki bir tüketici yorumu yazarım. "Ürünü Mars yüzeyine çıkardım. Çalışmamaya başladı. 0/10."

Gezegenin meşhur kırmızı rengi demir oksidin her şeyi kaplamasından kaynaklanıyor. Yani burası sadece bir çöl değil. Burası öyle eski ki, gerçekten paslanmakta olan bir çöl.
Teknik konuşmaya çabalarken yazarlık hünerlerinizi sergilemek çok zordur. Sonuçta teknik bunun tam tersidir; romantizmden uzak kalmalı ve net olmalısınız; betimleme yapmazsanız daha sağlıklı yazmış olursunuz çünkü metaforlar anlatmak istediğinizi daha da saptırabilir. Andy Weir bu kısmı çok güzel atlatmış ve tavsiye edilesi bir kitap ortaya koymuş. Zaten bu yüzdendi yazının başındaki amiyane tabirle "atarım". 

Müfredat izin verse de Fizik öğretmenleri bu kitabı okutup 1 ay bunun üzerine konuşsa misal; hadi bir ay çok oldu, 2 hafta olsun. Watney'in başından geçen senaryoları değişken değiştirerek formüle etmeden, matematiğini dillendirmeden konuşsalardı... Türkiye standardı bir okulda gerçekten verimli geçtiğine inanacağım 2 hafta geçirdiklerine inanırdım böylece. 

Kitap öyle tatlı ki ben bile romantizme bağlayıp hayal falan kurdum şurda bir paragraf. Okuyunuz efenim, eğlenceli sayfalar sizi bekliyor.