11 Şubat 2011 Cuma

Kayıp Sembol

     Birçoğunuzun okumuş olabileceği bu kitabın kaydını bu kadar ertelediğim için özür dilemek istiyorum öncelikle. Birkaç kişiden duyduğum Dan Brown'ın randımandan düştüğü yolundaki yorumlara katılmıyorum, bence sadece biraz yazım tarzını değiştirmiş. Şöyle ki:

     Eskiden hikayeye, olaya ilk sırayı verip yanında bilgi verirken bu kez bilgi kısmına daha çok ağırlık vermiş. Masonluk hakkında birçok şey öğrenebileceğiniz romanda tıpkı Dan Brown'ın daha önceki kitaplarında yaptığınız gibi her şeye inanmamanızı da tavsiye ederim zira hikaye daha can alıcı olsun diye bazı mitleri de ekleyebiliyor. Eğer olaya odaklı bir okuyucuysanız siz de yazarın eski kitaplarının daha güzel olduğunu söyleyenlerden olacaksınız, "Kitap her şeye rağmen bir şeyler öğretmeli." diyenlerdenseniz bunu daha çok seveceksiniz.

     Yazar Türkiye'ye geldiğinde Güneri Cıvaoğlu'yla yaptığı röportajda ülkemizden çok etkilendiğini ve son kitabında İstanbul'a mutlaka yer vereceğini söylemişti; hayal kırıklığına hazır olun çünkü romanda yer alan İstanbul, Kartal Soğanlı Cezaevi'nden ibaret. Ama belki yeni kitabı İstanbul'da geçer de şehrin hakkını ziyadesiyle verebilir, özellikle Melekler ve Şeytanlar'da okuduğumuz Vatikan'ı aratmayacağını umuyorum o zaman.
     Okurken yaptığım tahminlere gelince, kitabın en büyük sürprizini doğru tahmin ettim fakat siz bana aldırmayın çünkü benim okumadığım polisiye-macera-cinayet tarzı roman çok azdır ve her şeye rağmen gözlerimi pörtleterek şaşkınlıkla okuduğum paragraflardan da bolca var Kayıp Sembol'de.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder