1 Mart 2011 Salı

Buluşma Yeri

N'aparsam yapayım, ne dersem diyeyim bu oyuna anlatmak için hep eksik hep yetersiz kalacak... Söz konusu Koveçevic olduğunda kelimeler kifayetsiz gerçekten.
     Buluşma Yeri, Kovaçevic'in üçlemesinin ikinci oyunu. İlki olan İntiharın Genel Provası'nı görmüş olmama rağmen henüz size aktarma fırsatım olmadı. Fakat itiraf etmeliyim ki bundan çok daha fazla etkilendim. Oyunun başlamasına 5 dakika kala kapıdan giriyorum ve kulağıma çalınan orkestra sesiyle ambale olmuş bakışlarla çok geçmeden kendimi bir düğünün ortasında buluyorum. Öyle ki cebimden telefonumu çıkarıp fotoğraflarını çekmeyi bile akıl edemiyorum.
     O düğünle birlikte salona giriyoruz şen şakrak, karşımızdaki sahne tasarımı arkeolojik buluntulara meraklı beni mest ediyor. Bizi karşılayan düğün arkada devam ederken silahlar patlıyor, önde ise hasta yatağındaki Profesör hakkındaki konuşmalara savaş hakkındaki yorumlar katılıyor ve... Gerisini anlatmak istemiyorum pek zira gidip görün istiyorum.
     Sezai Aydın'ı küçüklüğümde Kaynanalar'da izler ve samimi ya da çocuk aklıyla sevimli bulurdum. Şimdilerde Yahşi Cazibe'de Bay Hayatta Üç Şeyden Nefret Ederim nam-ı diğer Hulusi Bey yılların tecrübesini bence pek yansıtamıyor, öyle ki Bora Seçkin almış başını yürümüş bu oyunda sonrasında da Selçuk Soğukçay; oyunu referans alırsak Savskiler... Yanko Savski'nin ilk perdenin sonunda söylediği etinize batan cümleler gerçekten canınızı yakıyor: "Bugün dünyada her saniye açlıktan bir insan ölüyor. Tıp hiçbir zaman tedavi edilemeyecek en tehlikeli ve modern dünyanın ölümcül hastalığının 'açlık' olduğunu kabul etmeyecek. Kabul etmez. Çünkü ilaç, o hastalık konusunda susmaları için para verenlerin elinde."
     Buluşma yeri; sonsuzluk yeri aslında, nerede olduklarını bilmeyen ama oradan kurtulmak isteyen, yaşarken bir şeylerin kıymetini bilememiş ve hayatta olanların aynı şekilde yaşadığını bilerek azap çeken, tabutlarını sırtlarında taşıyanların yeri... Zincirlerini boyunlarında taşıyanların yeri... "Ölümden önce hayat var mıydı?" diye soranların yeri...
     Aslında oyun tam bir denge içinde; gülmek istiyorsanız, ders çıkarmak istiyorsanız, dram görmek istiyorsanız hepsini herhangi birinin diğerine üstün geldiğini hissetmeden görebileceğiniz bir oyun. Ama benim aklımda kalan en net cümle şu oldu: "İnsanlık tarihi ölülerin tarihidir aslında..."
     Buluşma yerindekilerin hep bir ağızdan söyledikleri şarkı da çok çarpıcı, sizin için bulup yapıştırıyorum, çünkü ne ezberleyebildim ne de ordayken tam olarak seçebildim bazı kelimelerini:
kiraz açar bayırlarda
artık ilkbahar da yolda
her şey aynı memlekette
her şey aynı ülkemde
sadece ben yokum artık


asma yeşillenir ince ince ince

eski damı sarar o güzelce o güzel



kiraz açar bayırlarda

artık ilkbahar da yolda
her şey aynı memlekette
her şey aynı ülkemde

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder